Zeynep Kilisli

Hayatta kayıplarla karşılaşmak kaçınılmazdır ve her kayıp, beraberinde bir yas sürecini getirir. Yas, sevilen birini, bir ilişkiyi, sağlığı veya eski bir yaşam biçimini kaybetmekle ortaya çıkan karmaşık bir duygusal tepkidir. Yas süreci zorlu olabilir, ancak bu sürecin farklı aşamaları ve çeşitleri olduğunu bilmek, kendimize karşı daha anlayışlı olmamıza yardımcı olabilir. Yasın nasıl yaşandığı bireyseldir; bu süreç, kişisel deneyimler, kültürel değerler ve kaybın doğası gibi faktörlerle şekillenir. Bu yazıda yasın farklı çeşitlerini, süreci destekleyici yolları, yasın fiziksel etkilerini, ritüellerin iyileştirici gücünü ve okuyuculara yardımcı olabilecek kitap, film ve dizi önerilerini bulacaksınız.

Yasın Doğası: Beş Aşama Teorisi

Elisabeth Kübler-Ross’un yasın beş aşaması teorisi, bu süreci anlamamıza yardımcı olan en yaygın teorilerden biridir. Bu aşamalar: inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenmedir. Herkes bu aşamaları aynı sırayla ya da aynı yoğunlukla yaşamaz. Bazı insanlar bu aşamalardan bir veya birkaçını deneyimlemezken, bazıları bu aşamalar arasında gidip gelebilir. Bu aşamalar, yasın duygusal olarak nasıl bir seyir izleyebileceğini göstermekle birlikte, her bireyin deneyimi benzersizdir. Bu model, yasın evrensel bir deneyim olduğunu kabul etmekle birlikte, her bireyin kendine özgü bir yas süreci olduğunu da hatırlatır.

Yasın Çeşitleri

Yas, farklı şekillerde kendini gösterebilir. Bu çeşitlilik, kişinin kaybı nasıl işlediğini anlamaya yardımcı olabilir:

  1. Normal Yas: Çoğumuzun bir kayıptan sonra deneyimlediği yas türüdür. Üzüntü, öfke, suçluluk ve korku gibi duygularla karakterizedir. Zamanla bu duygular azalır ve kişi kaybıyla yaşamayı öğrenir.
  2. Ertelenmiş Yas: Kişi, kaybın ardından hemen yas tutmaz ve yas belirtileri daha sonra ortaya çıkar. Yoğun bir meşguliyetle bu duygulardan kaçınabilir ancak zamanla yas belirtileri gün yüzüne çıkabilir.
  3. Anticipatory Yas: Kayıp gerçekleşmeden önce, örneğin uzun süredir hasta bir yakının kaybını beklerken yaşanır. Kaybın geleceği bilindiği için yas süreci erkenden başlayabilir.
  4. Kronik Yas: Kişi, kaybın üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen yoğun yas belirtileri göstermeye devam eder. Sürekli ve şiddetli yas belirtileri nedeniyle profesyonel destek gerekebilir.
  5. Disenfranchised Yas: Kişinin kaybının toplum tarafından meşru görülmediği ya da yas tutma hakkının tanınmadığı durumlarda ortaya çıkar. Gizli bir ilişki kaybı veya toplumun hafif gördüğü bir kayıpta bu tür yas yaşanabilir.
  6. Travmatik Yas: Ani ölüm, kaza veya doğal afetler gibi travmatik olayların ardından ortaya çıkar ve kayıpla birlikte travma belirtileri de gözlemlenir.

Yasın Fiziksel Etkileri

Yas süreci sadece duygusal ve zihinsel etkilerden ibaret değildir; aynı zamanda fiziksel belirtiler de yaşanabilir. Kayıp sonrası kişi, genellikle enerji kaybı, uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri, baş ağrıları, kas ağrıları ve sindirim sorunları gibi bedensel belirtilerle karşı karşıya kalabilir. Bu fiziksel semptomlar, kaybın yarattığı duygusal yüke bedenin de tepki verdiğini gösterir.

Bu aşamada, bedensel farkındalık büyük önem taşır. Vücudunuzun verdiği bu tepkileri fark etmek ve bunları hafifletmek için basit egzersizler, yoga, düzenli uyku alışkanlıkları ve sağlıklı beslenme gibi rutinlere başvurabilirsiniz. Fiziksel semptomları hafife almamak, bedenin ve zihnin birlikte iyileşmesine yardımcı olur.

Duygulara Alan Tanımak

Yas sürecinde yaşanan duyguların karmaşıklığını kabul etmek ve bu duygulara alan tanımak iyileşme sürecinin en temel parçalarından biridir. Üzüntü, öfke, suçluluk ve hatta bazen rahatlama gibi karmaşık duygular tamamen normaldir. Bu duyguların baskılanması yerine, onlarla temas kurmak süreci daha sağlıklı bir şekilde yönetmeye yardımcı olur. Meditasyon, yazı yazma, resim yapma gibi yaratıcı aktiviteler veya bir terapistle konuşmak, bu duygulara alan açmanın etkili yolları olabilir.

Duygularınızı ifade etmek için zaman ayırmak, yas sürecinde önemli bir iyileştirici adımdır. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı olmanız, duygusal iniş çıkışların normal olduğunu kabul etmeniz ve her şeyin belirli bir zaman diliminde düzeleceği fikrine odaklanmanız iyileşme için önemlidir.

Toplumsal Destek ve Kolektif Bilinç

Yas, yalnız yaşanan bir süreç olmamalıdır. Toplumsal destek, bu süreci daha dayanılabilir kılar. Aile, arkadaşlar, yas grupları ve topluluklar, yas sürecinde önemli bir rol oynar. Kolektif bilinç, bir topluluğun kaybı birlikte paylaşarak daha geniş bir bağlamda yas tutmasına olanak tanır. Bu dayanışma, yalnızca duygusal yükü hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda kaybın anlamlandırılmasına da yardımcı olur. Birey, yalnız olmadığını ve kaybının paylaşıldığını bilerek daha güçlü hissedebilir.

Zamanla İlgili Mitler ve Gerçekler: Türkiye’deki Klişeler

Yas sürecinde “Zaman her şeyi iyileştirir,” “Güçlü olmalısın,” “Üzüntüyü çok büyütme,” gibi ifadeleri sıkça duyabilirsiniz. Ancak bu tür klişeler, yas tutan birinin hislerini küçümser ve ona duygusal bir baskı uygular. Zaman, yas sürecinde önemli bir faktördür ama her şeyi kendi başına iyileştirmez. Zamanla duygularımız değişebilir, ancak bu değişim kişiden kişiye farklılık gösterir ve aceleye getirilmemesi gerekir.

Yasın belirli bir sürede sona ermesi gerektiği fikri yanlıştır. Yas, herkes için farklıdır ve ne kadar süreceği konusunda kesin bir kural yoktur. Bu yüzden çevreden gelen klişelere kulak asmamak, kendinize zaman tanımak ve bu süreci kendi hızınızda yaşamak en iyisidir.

Ritüellerin Gücü

Yas sürecinde ritüeller, kişisel ve kolektif olarak iyileştirici bir güç taşır. Kaybedilen kişiyi anmak için yapılan ritüeller, duygusal yükünüzü hafifletebilir ve kaybın yarattığı boşluğu doldurmanıza yardımcı olabilir. Bir hatıra kutusu oluşturmak, sevdiğiniz kişiyle ilgili güzel anıları paylaşmak ya da onun adına bir etkinlik düzenlemek, yas sürecinde anlam bulmanıza yardımcı olabilir.

Kendi ritüellerinizi yaratmak da bu süreci daha kişisel hale getirebilir. Örneğin, her hafta belirli bir gün meditasyon yapmak, doğada zaman geçirmek veya kaybettiğiniz kişi adına iyilikler yapmak, yasın ağır yükünü hafifletmeye yardımcı olabilir. Ritüeller, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yasla başa çıkmanın güçlü bir aracıdır.

Sıkça Sorulan Sorular

Yas sürecinde sıkça karşılaşılan bazı sorular vardır ve bu sorulara yanıtlar vermek, okuyucuların süreç hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasına yardımcı olabilir:

Yas Ne Kadar Sürer?

Yas sürecinin belirli bir zaman çerçevesi bulunmamaktadır. Bireylerin yas deneyimi oldukça kişiseldir ve her birey bu süreci farklı bir hızda yaşar. Kimi insanlar birkaç ay içinde duygusal dengelerini yeniden kazanabilirken, diğerleri için bu süreç yıllar sürebilir. Yasın süresi, kaybın niteliği, kişinin psikolojik dayanıklılığı, sosyal destek ağları ve daha önceki yaşam deneyimleri gibi birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Dolayısıyla, yas süreci zamanla azalan bir düz çizgi gibi düşünülmemelidir; dalgalı bir yolculuk olarak kabul edilmelidir. Kişinin yas sürecinde kendine zaman tanıması ve bu süreci aceleye getirmemesi önemlidir.

Yas Sürecinde Ne Zaman Yardım Almalıyım?

Yas, doğal bir iyileşme sürecidir; ancak bazı durumlarda kişi bu sürecin üstesinden kendi başına gelmekte zorlanabilir. Yas belirtileri kişinin günlük işlevselliğini önemli ölçüde etkiliyorsa, yani yoğun üzüntü, kaygı, konsantrasyon bozukluğu, uyku düzensizlikleri veya sosyal geri çekilme gibi belirtiler yaygın hale gelmişse, profesyonel yardım almak faydalı olabilir. Özellikle kronik yas, travmatik yas veya beklenmedik kayıplarla karşılaşıldığında, bu süreç daha karmaşık hale gelebilir ve bir ruh sağlığı uzmanından destek almak önemli bir adım olabilir. Profesyonel yardım, kişinin yas sürecini sağlıklı bir şekilde işlemesine, duygusal iyileşmesini desteklemesine ve günlük yaşamına uyum sağlamasına yardımcı olabilir.

Çocuklar Yas Sürecini Nasıl Yaşar?

Çocuklar, yas sürecini yetişkinlerden farklı şekillerde yaşayabilir ve duygusal tepkilerini genellikle dolaylı yollarla ifade ederler. Yetişkinler gibi duygularını doğrudan ifade etmekte zorlanabilirler ve bu nedenle yas süreci oyunlar, davranışlar ve fiziksel tepkiler aracılığıyla ortaya çıkabilir.

Çocukların Yas Sürecini Yaşama Biçimleri

  • Oyunlar Aracılığıyla Yas: Çocuklar, yaşadıkları karmaşık duyguları oyunlar aracılığıyla dışa vurabilirler. Örneğin, sevdiği bir kişiyi kaybeden bir çocuk, oyuncak bebeklerle ya da peluş hayvanlarla oynamaya başlayabilir ve bu oyunlar sırasında kayıp ve ölüm temalarını işleyebilir. Oyuncaklarını “hasta” yapma, onlarla ilgilenme, kaybettiği kişiyle ilgili senaryolar oluşturma gibi davranışlar gösterebilirler. Bu tür oyunlar, çocukların kaybı anlamlandırmasına ve duygusal olarak işleyebilmesine yardımcı olabilir.
  • Uyku Düzeninde Bozulmalar: Kaybı yaşayan çocuklar, uyku sorunları yaşayabilir. Gece sık sık uyanma, kabuslar görme, uyumakta zorluk çekme ya da tam tersi, çok fazla uyuma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu uyku düzensizlikleri, çocukların kaybı işlemedeki zorluklarını gösterebilir. Ayrıca, kaybettiği kişinin yanında olamayacağı düşüncesi, çocuklarda korku ve kaygıyı tetikleyebilir.
  • Agresif Davranışlar: Çocuklar, yas sürecinde içlerinde biriktirdikleri üzüntüyü ve öfkeyi agresif davranışlarla dışa vurabilirler. Örneğin, normalde sakin olan bir çocuk, daha agresif tepkiler vermeye, öfke nöbetleri geçirmeye veya arkadaşlarıyla sıkça kavga etmeye başlayabilir. Bu tür davranışlar, çocukların yaşadıkları kayıpla başa çıkmaya çalışırken duygusal olarak ne kadar zorlandıklarının bir göstergesi olabilir.
  • Regresyon (Geriye Dönüş): Bazı çocuklar, yas sürecinde daha önce aştıkları gelişimsel basamaklara geri dönebilirler. Örneğin, tuvalet eğitimini tamamlamış bir çocuk, yeniden alt ıslatmaya başlayabilir. Ya da daha önce kendi başına yapabildiği şeyleri yapmayı reddedebilir ve sürekli bir yetişkinin desteğine ihtiyaç duyabilir. Bu tür davranışlar, kaybın yarattığı duygusal karmaşanın bir sonucudur.
  • Yemek Yeme Alışkanlıklarında Değişiklik: Kaybı yaşayan çocuklar, iştahsızlık ya da aşırı yeme gibi yemek yeme alışkanlıklarında değişiklikler gösterebilirler. Yemek yeme sürecindeki bu değişiklikler, çocukların duygusal olarak nasıl başa çıktığının bir yansıması olabilir. Kimi çocuklar üzüntü ve kaygı nedeniyle yemek yemeyi reddedebilirken, kimileri ise yiyecekleri bir güvenlik kaynağı olarak görebilir.
  • İçe Kapanma ya da Aşırı Bağlanma: Bazı çocuklar yas sürecinde içlerine kapanabilir, çevrelerindeki insanlarla iletişim kurmaktan kaçınabilir ve yalnız kalmayı tercih edebilirler. Diğer çocuklar ise, kaybın yarattığı güvensizlik duygusu nedeniyle ebeveynlerine ya da bakıcılarına aşırı bağlanabilir ve sürekli yanında olma ihtiyacı hissedebilirler. Bu tür davranışlar, çocuğun yas sürecinde güvenlik arayışını yansıtır.

Çocuklara Yardımcı Olma Yolları

Çocukların yas sürecini sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri için, onların bu süreci anlamalarına ve duygularını ifade etmelerine yardımcı olmak çok önemlidir. İşte çocuklara yas sürecinde yardımcı olabilecek bazı yollar:

  • Duygularını Anlamalarına Yardımcı Olun: Çocukların ne hissettiklerini anlamaları zor olabilir. Bu nedenle, onlara duyguları hakkında konuşma fırsatı vermek, kaybı anlamalarına yardımcı olacak basit açıklamalar yapmak önemlidir. “Ölüm” ya da “kaybetmek” gibi terimleri açıkça kullanmak, belirsizlikleri ortadan kaldırabilir.
  • Rutinleri Sürdürmek: Yas sürecinde rutinlerin korunması, çocuklara güvenli bir ortam sağlar. Uyku, yemek ve oyun saatlerinin düzenli olarak devam etmesi, çocuklara bu zor dönemde stabilite kazandırır.
  • Oyun Terapisi ve Sanat Terapisi: Çocuklar, duygularını oyun ve sanat yoluyla ifade etme eğilimindedir. Oyun terapisi ve sanat terapisi, yas sürecinde çocukların duygularını keşfetmelerine ve dışa vurmalarına yardımcı olabilir. Bu tür aktiviteler, çocukların içsel dünyalarıyla bağlantı kurmalarını sağlar.
  • Fiziksel Yakınlık: Çocuklar, kaybın ardından güvenlik ve rahatlık ararlar. Ebeveynler ve bakıcılar, çocuklara fiziksel yakınlık göstererek (sarılmak, yanında oturmak, elini tutmak) bu güvenlik duygusunu pekiştirebilirler.

Çocukların yas sürecinde gösterdikleri tepkiler zaman zaman karmaşık ve zorlayıcı olabilir. Ancak onların bu dönemi anlamlandırmaları ve duygusal olarak desteklenmeleri, uzun vadede sağlıklı bir yas süreci yaşamalarına yardımcı olur.

Destekleyici Yaklaşımlar

Yas sürecinde farklı destekleyici yöntemler de iyileşme sürecine katkı sağlayabilir. Meditasyon, yoga, nefes egzersizleri gibi uygulamalar, beden ve zihin arasındaki dengeyi korumanıza yardımcı olabilir. Yazılı ifadeler, sanat terapisi veya bir uzmandan profesyonel destek almak da yas sürecini daha sağlıklı bir şekilde yönetmenize yardımcı olabilir.

Önerilen Kitaplar, Filmler ve Diziler

Yas sürecini daha iyi anlamak ve bu süreçle başa çıkmak için aşağıdaki kitapları ve görsel eserleri öneriyorum:

Kitaplar:

  1. On Death and DyingElisabeth Kübler-Ross: Yas sürecinin beş aşamasını ele alan klasik bir eser.
  2. A Grief ObservedC.S. Lewis: Yazarın eşini kaybettikten sonra kaleme aldığı yas üzerine derin bir meditasyon.
  3. The Year of Magical ThinkingJoan Didion: Yazarın eşinin kaybından sonra yaşadığı yas sürecini anlatan otobiyografik eser.
  4. Option BSheryl Sandberg & Adam Grant: Yas ve travma sonrasında dayanıklılığı artırma ve hayata yeniden tutunma üzerine yazılmış bir kitap.
  5. When Breath Becomes AirPaul Kalanithi: Ölümcül hastalıkla karşılaşan bir nöroşirürjiyenin yaşam ve ölüm üzerine yazdığı içsel yolculuk.

Filmler:

  1. Manchester by the Sea (2016): Yas sürecinde içsel dönüşüm ve yeniden inşa temalarını ele alan dokunaklı bir film.
  2. Pieces of a Woman (2020): Doğumda bir kaybın ardından yaşanan derin yas sürecini anlatan güçlü bir drama.
  3. Wild (2014): Cheryl Strayed’in yas ve kişisel zorluklarla başa çıkma sürecini anlatan bir otobiyografik film.
  4. Rabbit Hole (2010): Çocuklarını kaybeden bir çiftin yas ve ilişkilerindeki değişimle baş etme sürecini konu alıyor.
  5. The Fountain (2006): Kayıp ve ölüm temaları üzerine felsefi bir film.

Diziler:

  1. After Life (2019-2022): Eşini kaybettikten sonra hayatla başa çıkmaya çalışan bir adamın hikayesini anlatan, kara mizahla dolu bir dizi.
  2. Six Feet Under (2001-2005): Bir cenaze evi işleten bir aileyi konu alan, ölüm ve yas temalarını işleyen kült bir dizi.
  3. The Leftovers (2014-2017): Ani bir kayıp sonrası hayatta kalanların yas süreçlerini ele alan mistik ve güçlü bir drama.

Referanslar

  • Kübler-Ross, E. (1969). On death and dying. Scribner.
  • Lewis, C. S. (1961). A grief observed. Faber and Faber.
  • Didion, J. (2005). The year of magical thinking. Knopf.
  • Sandberg, S., & Grant, A. (2017). Option B: Facing adversity, building resilience, and finding joy. Knopf.
  • Kalanithi, P. (2016). When breath becomes air. Random House.
  • Bonanno, G. A. (2004). Loss, trauma, and human resilience: Have we underestimated the human capacity to thrive after extremely aversive events? American Psychologist, 59(1), 20–28. https://doi.org/10.1037/0003-066X.59.1.20
  • Stroebe, M., Schut, H., & Boerner, K. (2017). Cautioning health-care professionals: Bereavement in the face of the COVID-19 pandemic. Omega – Journal of Death and Dying, 82(4), 622-639. https://doi.org/10.1177/0030222820949916
  • Neimeyer, R. A. (2000). Searching for the meaning of meaning: Grief therapy and the process of reconstruction. Death Studies, 24(6), 541-558. https://doi.org/10.1080/07481180050121480