İçsel yolculuğunu keşfet, farkındalığını yarat...
Size nasıl destek olabilirim?
Çalışma Alanlarım
Eğitimler ve Sertifikalar:
EMDR terapisinin temel amacı, travmatik deneyimlerin beyne yerleşme biçimini yeniden yapılandırmaktır. Travma, bazen beynin doğal iyileşme sürecini sekteye uğratarak rahatsız edici anılar, korkular ve olumsuz inançlar yaratabilir. EMDR, bu tür rahatsız edici anıları yeniden işlemleyerek onların günlük hayat üzerindeki olumsuz etkilerini azaltır.
Terapi sürecinde, danışan bir yandan terapistin yönlendirdiği çift taraflı uyarımlara (genellikle göz hareketleri, dokunma veya ses) odaklanırken bir yandan da travmatik anılarına geri döner. Çift taraflı uyarımlar, beynin travmatik anıları yeniden işlemesine ve bu anılarla ilgili duygusal yüklerin azalmasına yardımcı olur. Bu yöntem, anının tamamen ortadan kalkmasını değil, bireyin bu anıya dair duygusal ve bilişsel tepkilerinin daha dengeli hale gelmesini sağlar.
EMDR, bireylerin travmalarını işlemleyerek, kendileriyle ilgili daha olumlu inançlar geliştirmelerine ve hayatlarına daha sağlıklı bir şekilde devam etmelerine yardımcı olur. Yöntemin kısa sürede etkili sonuçlar vermesi, onu diğer terapi yöntemlerinden ayıran önemli bir özelliktir. Ayrıca EMDR, birçok araştırma tarafından desteklenen ve dünya genelinde terapistler tarafından uygulanan etkili bir tedavi yöntemidir.
EMDR, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), anksiyete, depresyon, yas, fobiler ve diğer ruhsal rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan, kanıta dayalı bir psikoterapi yöntemidir. Bu terapi, özellikle geçmişte yaşanmış travmatik anıların yeniden işlenmesi ve duygusal etkilerinin azaltılması üzerine yoğunlaşır.
EMDR terapisinin temel amacı, travmatik deneyimlerin beyne yerleşme biçimini yeniden yapılandırmaktır. Travma, bazen beynin doğal iyileşme sürecini sekteye uğratarak rahatsız edici anılar, korkular ve olumsuz inançlar yaratabilir. EMDR, bu tür rahatsız edici anıları yeniden işlemleyerek onların günlük hayat üzerindeki olumsuz etkilerini azaltır.
Terapi sürecinde, danışan bir yandan terapistin yönlendirdiği çift taraflı uyarımlara (genellikle göz hareketleri, dokunma veya ses) odaklanırken bir yandan da travmatik anılarına geri döner. Çift taraflı uyarımlar, beynin travmatik anıları yeniden işlemesine ve bu anılarla ilgili duygusal yüklerin azalmasına yardımcı olur. Bu yöntem, anının tamamen ortadan kalkmasını değil, bireyin bu anıya dair duygusal ve bilişsel tepkilerinin daha dengeli hale gelmesini sağlar.
EMDR, bireylerin travmalarını işlemleyerek, kendileriyle ilgili daha olumlu inançlar geliştirmelerine ve hayatlarına daha sağlıklı bir şekilde devam etmelerine yardımcı olur. Yöntemin kısa sürede etkili sonuçlar vermesi, onu diğer terapi yöntemlerinden ayıran önemli bir özelliktir. Ayrıca EMDR, birçok araştırma tarafından desteklenen ve dünya genelinde terapistler tarafından uygulanan etkili bir tedavi yöntemidir.
Problem Yönetimi Plus (PM+), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından geliştirilmiş, düşük kaynaklı veya kriz bölgelerinde yaşayan, ruh sağlığı hizmetlerine erişimi sınırlı olan bireylere yönelik yapılandırılmış bir psikososyal müdahale programıdır. Bu program, depresyon, anksiyete, stres, travma sonrası stres gibi yaygın ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele eden insanlara temel psikolojik destek sunar.
PM+, özellikle krizler, doğal afetler, savaşlar, yerinden edilmeler ve ekonomik yoksunluk gibi zorlayıcı yaşam koşullarından etkilenen topluluklarda kullanılır. Bu tür ortamlarda ruh sağlığı uzmanlarına erişim genellikle sınırlıdır. PM+, profesyonel olmayan yardımcılar, saha çalışanları, hemşireler veya toplum liderleri tarafından kısa bir eğitim aldıktan sonra bile uygulanabilir. Bu, PM+'nın çok yaygın kullanılmasını ve ulaşılabilir olmasını sağlar.
Program, dört temel beceriye odaklanır:
- Stres Yönetimi: Danışanlara stresin belirtilerini tanıma ve bununla başa çıkma yollarını öğretir. Bu beceri, bireylerin stresle baş edebilmesi ve hayatlarının kontrolünü yeniden kazanabilmesi için önemlidir.
- Problem Çözme: Günlük yaşamda karşılaşılan sorunlarla başa çıkmayı ve bunları etkili bir şekilde çözmeyi öğretir. Danışanların sorunları küçük parçalara ayırarak daha yönetilebilir hale getirmeleri sağlanır.
- Davranış Aktivasyonu: Bireylerin, kendilerini iyi hissettiren ve işlevselliği artıran aktivitelere yeniden katılmalarını teşvik eder. Bu, depresyon gibi durumlarda görülen hareketsizliğin üstesinden gelmeye yardımcı olur.
- Sosyal Destek Aktiviteleri: Kişilerin sosyal ilişkilerini yeniden canlandırmalarını ve bu ilişkilerden güç almalarını destekler. Toplum içinde daha güçlü bağlar kurulmasını sağlar, bu da bireylerin duygusal dayanıklılığını artırır.
PM+ programının bir diğer avantajı, kısa süreli ve pratik olmasıdır. Genellikle 5 oturumdan oluşur ve her oturum 90 dakika sürer. Böylece kısa bir zaman diliminde bile önemli iyileşmeler sağlanabilir. Program, bireysel olarak uygulanabileceği gibi, grup formatında da yürütülebilir.
PM+, düşük maliyetli ve geniş ölçekte uygulanabilir olmasının yanı sıra, bilimsel olarak kanıtlanmış etkinliğiyle de dikkat çeker. Ruh sağlığı uzmanlarının sınırlı olduğu bölgelerde, bireylerin yaşam kalitesini artırmaya yönelik değerli bir müdahale aracı olarak ön plana çıkar.
Bu program, daha geniş bir kitleye ruh sağlığı desteği sunarak, kriz dönemlerinde bireylerin dayanıklılıklarını artırmayı ve hayatlarındaki zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmayı hedefler.
Kültürel olarak uyumlanmış Bilişsel Davranışçı Terapi, BDT'nin farklı kültürel, etnik veya dini geçmişlerden gelen bireyler için daha etkili ve uygun hale getirilmesini amaçlayan bir yaklaşımdır. BDT, düşünce kalıplarını ve davranışları değiştirmeyi hedefleyen kanıta dayalı bir terapi yöntemidir. Ancak her bireyin kültürel değerleri, inanç sistemleri, toplumsal normları ve yaşam deneyimleri farklı olduğundan, bu yaklaşım, danışanların kültürel bağlamlarını göz önünde bulundurur.
Bu uyarlanmış terapi, farklı kültürlerden gelen bireylerin psikoterapi sürecinde daha iyi sonuçlar elde etmesini sağlar. Terapistler, danışanlarının kültürel kimliklerini ve değerlerini anlar ve bu bilgilerle terapi sürecini şekillendirirler. Örneğin, bazı kültürlerde bireylerin kendi sorunlarını başkalarıyla paylaşma konusunda çekinceleri olabilir, ya da ruh sağlığı sorunları damgalanabilir. Bu gibi kültürel hassasiyetler dikkate alınarak terapi, danışanın rahat edeceği ve kendini ifade edebileceği bir şekilde uyarlanır.
Kültürel uyum, terapistin sadece danışanın kültürel geçmişini bilmesi değil, aynı zamanda danışanın bu kültürel çerçeve içinde anlamlı bulduğu kaynakları, değerleri ve başa çıkma stratejilerini terapinin bir parçası haline getirmesi anlamına gelir. Bu terapi yaklaşımı, kültürel farkındalığı artırır ve terapötik ilişkinin güçlenmesini sağlar.
Özellikle göçmenler, mülteciler, etnik azınlıklar ve çok kültürlü toplumlarda yaşayan bireyler için kültürel olarak uyumlanmış BDT, hem bireylerin ruh sağlığına hem de toplumsal uyuma katkıda bulunan önemli bir araçtır. Terapistlerin, danışanın kültürel öyküsünü ve bu öyküde yer alan anlamları keşfetmesi, tedaviyi daha etkili kılabilir ve danışanın kültürel kimliğiyle uyumlu bir iyileşme süreci sağlar.
SOLAR-G programı, bireylerin karşılaştıkları zorluklara karşı dayanıklılık geliştirmelerine ve bu zorluklarla daha uyumlu bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı olmak için tasarlanmış bir yaşam becerileri eğitim programıdır. Bu program, bireylere hayatlarındaki olumsuz deneyimlerle başa çıkma stratejileri öğretir ve duygusal esnekliklerini artırmayı hedefler. Özellikle Yas Modülü, kayıplarla başa çıkma sürecine odaklanır. Yas süreci, bir yakının kaybı, boşanma, sağlık kaybı gibi birçok farklı durumda yaşanabilir. SOLAR-G’nin Yas Modülü, bireylerin bu kayıplarla baş ederken duygusal dayanıklılıklarını artırmalarını sağlar. Eğitim sürecinde, bireyler yas tutma sürecinde karşılaştıkları karmaşık duyguları anlamlandırmayı ve bunlarla daha sağlıklı başa çıkmayı öğrenirler. Modül, bireyin yas sürecinin bir parçası olarak kabul edilen yoğun üzüntü, öfke ve suçluluk gibi duygularını ele almasına yardımcı olurken, aynı zamanda bu süreçte kendine daha fazla anlayış gösterme ve çevresel destekleri kullanma becerilerini de geliştirir. Program ayrıca, danışanların yas sürecinde yaşadıkları duygusal karmaşayı işleyerek hayatlarına tekrar anlam katmaları ve ileriye dönük olumlu adımlar atmaları için psikolojik dayanıklılığı güçlendirmeyi amaçlar.
Bu seminer, ergenlerde görülen psikopatolojik durumların derinlemesine anlaşılmasını ve değerlendirilmesini sağlayan uzun soluklu bir eğitimdir. Ergenlik dönemi, bireylerin kimlik gelişimi ve duygusal olgunlaşma süreçleriyle ilgili yoğun değişimlerin yaşandığı bir dönemdir ve bu süreçte çeşitli psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Rorschach ve TAT (Tematik Algı Testi) gibi projektif testler, bireylerin bilinçaltındaki çatışmaları, duygusal engelleri ve içsel dinamikleri ortaya çıkarmak için kullanılan güçlü araçlardır. Bu seminer, terapistlerin bu testlerin teorik temellerini ve pratik uygulamalarını öğrenmelerini sağlar. Eğitim süresince, ergenlerin davranışsal ve duygusal sorunlarının derin kökenlerine inilmektedir. Rorschach testi, bireyin bilinçaltında yatan düşünce ve duygularını anlamaya yönelik projektif bir değerlendirme aracıdır. TAT ise, danışanın belirli görseller üzerinden hikayeler oluşturması yoluyla içsel dünyasını keşfetmeyi sağlar. Eğitimde, bu testlerin sonuçlarının nasıl yorumlanacağı ve bu verilerin terapi sürecine nasıl entegre edileceği ayrıntılı olarak öğretilir. 108 saatlik bu seminer, terapistlere gençlerin psikolojik değerlendirmelerinde ileri düzey bilgi ve beceri kazandırır. Aynı zamanda, bu projektif testlerin farklı klinik durumlar ve kültürel bağlamlar içinde nasıl kullanılacağına dair derinlemesine bir anlayış geliştirir.
Mindfulness 101 eğitimi, bireylerin farkındalık becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmayı amaçlayan giriş düzeyinde bir programdır. Mindfulness, kişinin şu anda olup bitenleri yargılamadan kabul etmesini ve tüm duyusal deneyimlerini bilinçli farkındalıkla gözlemlemesini sağlayan bir zihin pratiğidir. Bu eğitimde, katılımcılar stres, anksiyete ve depresyonla başa çıkmada mindfulness tekniklerinin nasıl kullanılacağını öğrenirler. Mindfulness'ın kökeni, meditasyon ve zihinsel odaklanma pratiğine dayanır ve stresli durumlarla başa çıkmada etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Eğitim sürecinde bireylere, farkındalık meditasyonu, nefes farkındalığı, beden taraması ve günlük yaşamda farkındalık uygulamaları gibi temel teknikler öğretilir. Bu beceriler, bireylerin zorlayıcı duygularla başa çıkmalarını, daha dengeli kararlar almalarını ve zihinsel dayanıklılıklarını artırmalarını sağlar. Aynı zamanda mindfulness, bireylerin stresli durumlar karşısında daha esnek tepkiler vermelerine yardımcı olur ve genel iyilik halini destekler. Eğitim, sadece bireylerin kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yaşam kalitesini yükselten daha bilinçli farkındalık alışkanlıkları geliştirmelerine de yardımcı olur.
Pozitif Disiplin, çocukların sosyal, duygusal ve ahlaki gelişimini destekleyen, ceza veya ödül sistemlerine dayanmayan, sevgi dolu ve rehberlik edici bir ebeveynlik yaklaşımıdır. Bu eğitim, ebeveynlere, çocuklarının davranışlarını pozitif ve yapıcı bir şekilde yönlendirme becerilerini öğretir. Pozitif Disiplin'in temel prensiplerinden biri, çocukların davranışlarını anlamak ve onların ihtiyaçlarına yanıt vermektir. Eğitimde, ebeveynler, çocuklarının hatalarından ders almalarına ve problem çözme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmayı öğrenirler. Bu yaklaşım, disiplinin sert cezalarla değil, rehberlik ve destekle uygulanması gerektiğini savunur. Eğitim, ebeveynlere çocuklarının doğal merak ve gelişim süreçlerine saygı göstermelerini, onlara model olmayı ve sağlıklı sınırlar çizmeyi öğretir. Aynı zamanda, çocuklara karşı şefkatli, empati dolu ve anlayışlı bir yaklaşım benimseyerek, onların özgüvenini ve özdisiplinini geliştirmeyi amaçlar. Pozitif Disiplin, çocuklara duygusal regülasyon ve problem çözme becerilerini kazandırırken, aile içinde güven ve saygıya dayalı güçlü ilişkiler kurmayı hedefler. Eğitim, ebeveynlere çocuklarının kişisel sorumluluklarını geliştirmeleri ve bağımsız bir şekilde düşünmelerini destekleyecek stratejiler sunar.
Terapi Süreci
Psikodinamik yaklaşım, bilinçdışı süreçlerin ve geçmiş deneyimlerin bireyin bugünkü davranışları üzerindeki etkisini incelemeye odaklanır. Bu yöntem, çözümlenmemiş duygusal kalıpları ve içsel çatışmaları keşfetmek üzerine kuruludur. Aynı zamanda bütüncül bir perspektif benimseyerek; bu kapsamda bireyin psikolojik durumu, fiziksel sağlık, sosyal çevre ve ruhsal iyilik hali bir arada değerlendirilir. Bu yaklaşım, birden fazla düzeyde iyileşme sağlarken, danışanın farkındalığını artırarak kişisel büyümeyi teşvik eder.
İletişim
-
Pazartesi
Salı
Çarşamba
Perşembe
Cuma
Blog Yazıları
Pozitif Disiplin: Çocuk – Ebeveyn Gelişimini Destekleyen Yaklaşım
Ebeveynlik, çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklemeyi hedefleyen karmaşık ve dinamik bir süreçtir. Son yıllarda popülerlik kazanan Pozitif Disiplin yaklaşımı, ebeveynlerin çocuklarıyla kurdukları ilişkide disiplinin ceza veya ödül sistemlerinden çok daha fazlası olduğunu savunan bir yaklaşımdır. Bu yöntem, çocuğun duygusal sağlığını ve kendine güvenini geliştiren, saygı temelli bir disiplin…
Göç ve Göçmenlik: Zorluklar ve Uyum Süreci
Göç, bireylerin yaşamında köklü değişikliklere neden olan karmaşık bir süreçtir. İster ekonomik nedenlerle, ister savaş, siyasi baskı veya doğal afetler gibi zorlayıcı durumlar nedeniyle olsun, göçmenlik deneyimi, birçok psikolojik, sosyal ve kültürel zorlukla birlikte gelir. Bu süreçte bireyler yalnızca fiziksel bir yer değişikliği yapmazlar; aynı zamanda kimlik, aidiyet, dil ve…
Kayıp ve Yas: Destekleyici Yollar, Yasın Çeşitleri ve Öneriler
Hayatta kayıplarla karşılaşmak kaçınılmazdır ve her kayıp, beraberinde bir yas sürecini getirir. Yas, sevilen birini, bir ilişkiyi, sağlığı veya eski bir yaşam biçimini kaybetmekle ortaya çıkan karmaşık bir duygusal tepkidir. Yas süreci zorlu olabilir, ancak bu sürecin farklı aşamaları ve çeşitleri olduğunu bilmek, kendimize karşı daha anlayışlı olmamıza yardımcı olabilir.…